muhalif olana bile muhalefet
Şimdi ne diycem bak.
şimdi mesela ben kalkıp isyan etmiş, başkaldırmış, sokaklara dökülmüş insanların karşısına çıkıp
"Direnmeyin, yetmiyor çabalarınız, evlerinize dönün, boş koşmaktansa, boş durmak iyidir" desem
bunu desem yani? gülerler mi ağlarlar mı bana.
peki şimdi ben ne olurum? o yandan mı bu yandan mı?
bunu yapsam bana ne yaparlar? döverler mi söverler mi?
ben olsam "ne diyo la bu deli" diyip güler geçerim şahsen.
neyse bunu geç
Kendinize gelin.
hiç bir toplumsal meseleye duyarsız kalmayın
Çıkın, söyleyin, bağırın, fikirlerinizi dile getirin.
terkedilmiş bir köşede yapayalnız bir başına, güçsüzüm elimden ne gelir ki triplerine girmeyin
şimdi muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur diyecek halim yok tabiki
ama bu size gaz verecekse bi şekilde bunu da kullanın
Düşünün! Sorgulayın.
üzerinde düşüneceğiniz, sorgulayacağınız her hangi bir olgu hakkında bilgi sahibi değilseniz bile kendinizden başlayın. elbette bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olun demiyorum.
Kendinizi tanıyın.
tanımakla kalmayın, tanımlayın. ifade edin. geçmişte neydiniz. şu an nasılsınız. ilerde ne olacaksınız.
mesela günlük hayatta nasılsın diye soran bir insan evladına "iyiyim" tarzı, artık duymaktan dolayı iyilikten nefret etmiş hale geldiğim basit klişe cevaplardan kaçının. ufkunuzu genişletin. kelime dağarcığınıza yeni yeni kelimeler katın.
kitap okuyun! demiyorum illa. yani tamam okuyun okuycaksan amenna, ancak kitap okumayı bir kurtuluş kapısı olarak görmeyin. çağımızın nimeti interneti akılcı kullanın (bunu söyleyen 475 milyon 543 bin 860ıncı insanım kabul)
tarihi olaylara merak duyun. evet merakınıza el atıyorum. adam gibi şeyler merak edin.
felsefeye el atın. evet lan karıştırın felsefeyi. ne olmuş ne bitmiş bi bakın. belki yıllardır cevap veremediğiniz saçma sapan takıntı ve komplekslerinizin bir anlamı olduğunu, hiçte gereksiz ve alay konusu edilecek şeyler olmadığını, gayet insani bi takım zaaflardan süregeldiğini ve bunun hangi düşünür tarafından yüzyıllar önce dile getirildiğini öğrenip, mal gibi şaşırıp afallayın. emin olun kafa yapması için kullandığınız o maddelerden daha büyük travmalar yaşayacaksınız.
bunlar böyle. naçizane tavsiyelerim
niye böyle bi tavsiye verme gereği hissettim bilmiyorum.
ne haliniz varsa görün banane ya babamın oğlusunuz sanki
neyse geç geç
Çok sinirliyim ya
2 gündür telefonum kayıp. hı hı evet :/
hayır işin kötü tarafı şarzı da bitmiş çaldırıyoz çıkmıyor bi yerden
lanet ola
Cennet Mahallesi diye bi dizi var mesela
şaka gibi değil mi?
hadi biraz canını sıkayım. sıkayım sıkayım. belki canı sıkılmış biriysen ters tepki yapar birden yaşama sevinci gelir. çöp kamyonları var mesela. ne alaka diycen şimdi. yav alakası falan olması önemli değil. çöp kamyonu var mı yok mu arkadaşım onu söyle bana? var dimi? e tamam daha ne? niye inkar ediyorsun? derdin ne arkadaşım? çok mu para kazanmak istiyorsun? ben de istiyorum. uçmak da istiyorum ben. ben daha bir çok şey istiyorum. istemediğin kadar şey istiyorum. ama mesela bazı şeyleri sadece istiyorum. yani olsunlar demiyorum. sadece istiyorum. olmasalar da olur. yani olmasalar da yaşıyabilirim elbette. mesela şu an canım çikolatalı dondurma istiyor. mesela yani. ama sadece istiyorum. olmasını, gerçekten olmasını istesem gider bakkaldan alırım, zorum ne ama dediğim gibi sadece istiyorum. bu kadar.
Kocaeli diye bir şehir var mesela. var dimi böyle bir şey? tamam. haritada görmüşsündür belki. hatta belki gitmişsindir bile yani. neyse. ben çok gittim-geldim. öyle iç kısımlarına merkezine doğru hiç gitmedim ama. gebze-hereke arası çok gittim. mesela bu şehrin fabrikalarla kanser yatağı olmuş kısımları var. heh işte ben oralarından çok geçtim. böyle D-100 karayolunun kenar taraflarında dizilmiş milyarlarca fabrika düşün. genelde sonuna taş, aş, daş, vb. kısaltmalarla kurulmuş şirketlerin işçi yutan fabrikaları. içerlerinde neler dönüp bitiyor hiç bilmiyorum. yemin ediyorum bilmiyorum ya. dışardan bakıldığında ise terkedilmiş yıllardır insan ayağı basmamış yerler gibi gözüküyor inanın bana.
Dolmuşla geçip giderken yanlarından, bu fabrikaların olduğu mevkîlerde duraklar oluyor tabi. insanlar inip biniyorlar. ister istemez daha çok gözüne takılıyor tabi bu terkedilmiş süsü verilmiş fabrikalara. defalarca sordum kendime "yahu bir insan burda niye iner" diye. ama cidden yani öyle tenha mekanlar ki buralar, las vegas çölleri gibi. arkadaş soruyorum kendime yıllardır soruyorum bir allahın kulu da çıkıp demedi bana böyle böyle diye. hep kendimi avuttum durdum, "böyle gelmiş, böyle gider işte yavuz, takma kafana, daha gençsin, neler görecen du bakalım"...
Kimse elinizden tutmuyor diye hayıflanıp söylenmeyin.
yeri geldiğinde kendi rehberiniz, kendiniz olun.
bak bişey diycem, sabah 6 çayları falan
garip kahvelerde insanlar şeytan
ben paranoyak bir insanım, siz de öyle olun
şimdi biri çıkar der "ben kimseden korkmam"
yav he dayı he. sen kimseden korkma. ölümden de korkma. öyle korkusuz, sualsiz yaşa. tamam?
İnsan kafası çok ilginç. neyi ne zaman, nerde nasıl yapacağı belli olmaz.
mesela fotoğraf makinesi. neden 1500 yıl önce icat edilmemiş? bunu soruyorum sana ey insan!
bundan 1500 yıl SONRA, hadi 1500 çok oldu 150 yıl sonra kim bilir daha neler icat olmuş olacak.
bi düşünsene. düşünemezsin ki :) düşünebilecek bişey olsa çoktan icat olmuştu zaten.
O yüzden bir hayalin varsa sus! kimseye söyleme. söyledikten sonra başkalarının hayali olur.
kim söylemişse güzel söylemiş vesselam.
Bazen o kadar güzel cümleler, sloganlar duyuyorum ki, kendimden utanıyorum. evet evet utanıyorum. bu kadar güzel bir söz daha önce benim niye aklıma gelmedi diye. siz de utanın. utanmak güzeldir.
belki de başkasından duyduğum için güzel gelmiştir bilemem. ben söylesem, ilk defa kendimden duysam güzel bir söz, o kadar da güzel gelmeyecektir mesela. insanın kendini bu kadar aşağıda görmesi niye?
halbuki dünya üzerindeki en egoist varlıktır insan dimi?
Komünizm, egoizme düşman bir ideolojidir. herkese eşit davranır. kibirli olmayı sevmez. gösterişten uzaktır. yılışıklığa gelemez. buraya kadar herşey güzel dimi?
ama fırsatçılığı köreltir
insanlar herşeyi devletten bekler
öyle aklıma geldi yazayım dedim
neyse geç geç
Bazen manyak gibi çıldırıyorum. işten çıkış saatleri İstanbul'un trafiği. e-5 açık oto pazarı olmuş. köprüler tıkanmış, kavşaklar yavşak olmuş falan filan. söyleniyorum yanımdaki adama. ya arkadaş bu nasıl hayat diye.
haklısın yeğen bakışlarıyla geçiştiriyor tabi. ulan bu akıl almaz bir şey be. on binlerce araba, bu arabaların tükettiği benzin, dizel, lpg şuydu buydu vesaire. bunca kimyasal madde, bunca petrol.. nerden geliyor lan. hiç mi bitmiyor lan diyorum. hiç mi bitmiyor. en azından 365x30 gündür böyle bu trafik. ve her geçen gün bir önceki günden daha da artarak yoluna devam ediyor. sonra bi benzin istasyonu yanından geçiyorum, pompacı abiler o kadar rahatlar ki sanırsın 7 sülalesi rahat adamın. "biz de daha petrol çok yeğen" tavırları.
hıh... ulan deliriyorum be
neyse Redhack sözcüsü söylenecek söz bırakmamış zaten
ben gidiyorum. ben şimdi gidiyorum. döndüğümde,
dönmüş olacağım
bu kadar basit
beyin yıkayan kışkırtıcı sözler yok
akıllara zarar afilli kelimeler yok
kendinize "kafanıza göre" bakın
kafanıza göre kalın
kafanıza göre yaşayacağınız günler
ve
kanattığınız yerleri öpmeye çalışmayın
haydi güle güle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder