12 Haziran 2013 Çarşamba

Sıvı Nitrojen Banyosu

yahu arkadaş ben mi belamı arıyorum da buluyorum yoksa "bela" benim belalı sevgilim falan mı olmuş
halbuki ne gereği var dimi otur oturduğun yerde.
ama yok illa 5. kişiliğim rahat durmayacak. devrimciyiz ya hani bizde. sokaklar "gaz gölü" olmuş evde durmak bize yakışmaz. çıktık gittik işte. saat akşamın 9u. metroyla kadıköy. ordan hooop vapurla karaköy. yürü babam yürü. vardık istiklal'e. daha henüz caddeye tomalar girmemiş. üç beş çapulcu slogan atıyor :)
karıştık kuru kalabalığa. ama kuzen benden daha manyak durur mu. illa girecek geziye. takıldım peşine gidiyoruz. caddeden girmek, imralıya girmek gibi bişey tabi. çevik kuvvet kapatmış meydana girişi. dedi napalım napalım. şişli yönünden deneyelim. verdim okeyi, girdik bi ara sokağa. ama nasıl bi gaz gölü olmuş anlatamam.

ama tedarikliyim tabi bu sefer. gözlerim korumada. 
çok basit aslında. 
eski adıyla 1 milyoncu dediğimiz, ucuzcu bi dükkandan 250 kuruşa (bak böyle daha ucuz geliyo dimi kulağa) temin edilebilen bu gözlükler, her türlü direniş ve eylem anında tek can yoldaşınız oluveriyor. 
neyse
ilerleliyoruz ara sokaklardan. gözlük gözümde. sanki call of duty oynuyorum ama. hani şu çernobilli bölüm. aynı o triplerdeyim. bu sefer portakal gazı falan attılar sesleri etrafta yankılanıyor. dedim dayı ne portakalı bildiğin greyfurt bu, acı acı... :)

ben ilerde pes ettim. dedim yeter da kuzen. çünkü gözleri kurtarmıştık ama kontrol edemediğim, istemsiz bir öksürük tutmaya başladı beni. sanki biri gırtlağımdan tutmuş "geber pis çapulcu" dercesine sıkıyor. e tabi bu sefer alıştırmaları da direk geçmiştik. direk etap sonu canavarına kafa tuttmuştuk. kuzen benden daha kararlıydı. malum yerde buluşuruz diyerekten ayrıldık. ama dedim ya acayip pişmanım. tamamen anlık gelişen can derdine düşmemden dolayı bırakmıştım onu. keşke biraz daha ortamı solusaydık o zaman kesin giderdim gezi parkına doğru. neyse ne işte günah çıkarmaya başlamıyim şimdi ardı arkası kesilmez. günahlarım bin bir türlü çünkü...

ben geri de kaldım. uzunca bir süre tarlabaşı bulvarında, beyoğlu ilçe emniyet müdürlüğü önünde konuşlanmış polislerin karşısında tip tip dikilip gözlem yaptım. yanımdan geçen maskeli, rujlu, topuklu hanfendiler(!) falan... baya bi haşır neşir oldum istanbulun abileri, ablaları, eyvallahları, maşallahlarıyla.

sonra çıktım istiklal'e tekrardan. burdan sonrası doğaçlama. kafasına göre bir ileri bir geri gidip-gelen ne yapacağını da esasında pek bilmeyen slogan atan "çapulcular"la muhabbet sohbet. sürekli bi memleket kurtarma teorileri işte. tipik şeyler bilirsin. neyse geç geç.

asıl olay gece 3-4 sularında polisin artık eee yeter lan naralarıyla caddeye tomalarla bodoslama dalmasıyla başladı :) gs lisesine kadar kovaladı gobeller. başta sadece tazyikli su sıka sıka gelen tomayı saldılar üzerimize.
baktılar millet tırsıyo zaten kimsenin bi bok yapacağı yok geri döndü toma kardeş. hee tabi ülkemizin(!) polisine yardımcı olmadık değil tabi. baktım kimse yok tomaya geri geri, topla topla diye yol gösterecek birisi, hemen bi hevesle (sanki rahat dursan nolucak gerizekalı illa yapacam şovumu) atıldım bu göreve. ama tomanın hortumu sürekli daha büyük bi kalabalığın kaçtığı ara sokağa doğru baktığı için biraz da ondan güven aldım. nede olsa bana dönene kadar çoktan topuklarım o yüzden dibine kadar girdim. utanmasam zaten ateş isteyecektim polisten o derece bi deli cesaret. 

######
işte bu kadar saçma bi çatışma ortamı arkadaş! demin sana biber gazı atan adamla karşılıklı iletişime girebiliyorsun. yanından elini kolunu sallaya sallaya geçiyorsun falan. bu neyin savaşı la? 
######

sonra sonra toplu halde hücuma geçen çevik kuvvetle bu kadar hoş sohbet olamıyorsun tabi :) 
bu toma kardeşe yardım ettikten sonra ortalık bi duruldu. karınca gibi dağılan çapulcu topluluğu olarak tekrardan caddeye doluştuk. işte bi 15-20 dakka daha slogan attıktan sonra gaz bombaları yağmaya başladı tekrardan. tekrar püskürtüldük ama bu sefer ki daha bi sağlam oldu işte. bu sefer ara sokaklara falan da kaçmak yetmeyecekti. çevik kuvveti geçtim sivil polisler de işin içinde bu sefer. yarım saat falan ara sokaklarda köşe kapmaca oynadıktan sonra sığındım bir yere işte. ama nereye sığındığımı falan neyse bunları geçelim zira ben işkillenmeye başladım...

bu yazı nereye gidiyor aman allahım. 
resmen izleniyorum paranoyası baş gösterdi bak gene
neyse neyse 
güneş doğdu, elimizde boş biber gazı fişekleriyle
evlerimize dağıldık olay bu  

sonrası şimdiki zaman işte
yaşıyorum
ve sanırım daha da çok yaşıycam
yani tabi sigarayı bırakırsam elbette
ama başta da belirttim ya tuhaf bir heyecanla yaşıyorum bugünlerde
bana sigarayı bıraktırabilecek bir heyecan 
olumlu sonuçlanırsa tabee

haftanın enleri

#finaller bitti
#büt telaşı
#herekesiz 3 ay (ohh)
#biraksesuarolarak gaz maskesi
#birçapulcunun sırtçantasında bulundurmasıgerekenler
#marjinalgruplaradair komplo teorileri
#sigarasızbirhayat mümkün mü? acabaları
#saat 2:10 tarlabaşı semaları 
#bugaz birharika dostum
#ankara

haydi hayırlı direnişler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder