bu lanet yazıya başlamadan önce
bir an kendimi yalnız hissettim ve geldim...
diyorum.
Anlamazsınız ki kime ne söyleyeyim. toplumun dikine giden biriyim ben. o yüzden ateşlemiyorum buraları öyle ele güne. egom var.
imkansız hayaller para etmiyor artık, satmıyor bu palavralar.
insanlar çılgın kalabalıklar halinde sevişmek için dört gözle bekliyorlar. sex dolu sübliminal mesajların esiri olmuş bu çılgın kalabalığa iki çift lafım yok. arada sadece göz kırpıyorum. dalgamı geçiyorum.
dalga mı geçiyorum? onlar mı benle dalga geçiyor? geçmiş olabilirler ama iş işten geçti.
ben sadece göz kırpıyorum henüz ikna olamadım.
12 tane mayısı unutmam elbet. çılgın kalabalığa karşı elimdeki kozum, belgem, giriş kartım. bişeyler daha tecrübe edildi ve yola devam edildi. hepsi o olacak başka bişey olamadı.
pek sağlıklı bir tecrübe değildi belki de elmayla armuttu belki de ben bilmem.
ofsayt niteliğindeki bu golü çılgın kalabalığa armağan ediyorum. tepe tepe kullanmalılar ki bi boka benzesin. var olmalarının verdiği zorunlu hayat mücadelelerine gülüp geçiyorum sadece. dalga geçiyorum bir de. acıyorum, kınıyorum bir yandan da kaygılanıyorum. kaygılarım kendim için tabiki. günahım kadar sevmiyorum yoksa bu kalabalığı.
şeytan saplantıda gizli. kafamdaki imkansızı isteyen güleryüzlü şeytanda. bıcırık yok artık. bıcırığımı yaban çiçeğim aldı. geri verirse ne ala, vermezse başka bir yaban çiçeğine kaldı reenkarne olması. şeytan iş başında iş başında olmasına da imkansızın mükemmeliğinden daha vazcaymış değilim yani.
umut en büyük kaplumbağadır. insanı yavaşlatır. sonra hayata kör eder. hala umudum var imkansıza ama iki gözüm birden kör değil artık. tek gözüm umutsuz vaka, açlıktan aslanlara saldıran sırtlan. üçüncü gözüm yok tabi. imkansızın mükemmelliğini sahte güzelliğin sahte geçmişiyle birleştirecek olan. o kadar kirlenmiş olmam lazım ki bunun için henüz daha değil. dört gözüm dört çeşme. o açılırsa ya ben bu dünyanın dibine vururum ya da o benim hayatımın. şimdilik uzak bi ihtimal geçelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder