25 Mayıs 2013 Cumartesi

İstanbulun Asi Çocuğu Makalele

atın beni denizlere. tuzla taraflarından sürüklenerek bostancıya varsın cesedim. balıkçının teki fark etsin falan işte ama elleşmesin başına bela almasın. martılara yem olayım. ciğerimi kartallara yem edeyim falan filan işte.  kartal... istanbulda kartal sadece bir semt adıdır. bir ölü bir de gönülden ağır yaralı bir çocuğun sebebi kartal... kiminin ekmek kapısı, kiminin tribünlerdeki tezahüratı kartal. bazılarına göre sadece bir tren istasyonu. bazıları için tek çağırışımı vergi dairesi... adliyesi, belediyesi şusu busu.
bir metro durağıdır kartal köprüsü.
gebze harem şöförüne bi tane kartal desen
köprüden önce mi sonra mı? tek derdi
kartal...
belgesellerin yırtıcı kuşu
|
ne zaman geçsem kartaldan, içimde benle beraber geçer.
şaka yaptım bu sefer ki son olsun desem de biliyorsun işte ben sevmekten usanmam
bi insan seni nasıl sevebilir ki
bir insan yaban gülünü niye sever?
o kadar saçma seni sevmem

.
.
gelelim suyun faidelerine
tırnak makası ve tespih
ant olsun marmaraya paralel uzanan dağlara ki camel sarısı dişlerim ve soba kömürü gözlerimle doğum gününde ahmet kaya çalmadan ölmeyeceğim.
bazen tek derdim aynı anda 7 milyar insanın kulağında tek bir şarkının yankılamasını istemek
sevdiğim bir şarkı olsun tabi
şu dağlarda kar olsaydım
eriyip kulağına kaçsaydım
şu dağlarda kar olsaydım
çığ olup başına yıkılsaydım
.
.
büyüyünce bir sürü sevgilim olacak ve hepsini birbiriyle aldatacağım derdim.
ne büyüyebildim, ne de sevgililerim oldu
gitme turnam gitme
nerden gelirsen?
ant olsun maltepe sahilini saran yakamozlara, bağlama çalmayı öğrenmeden ölmeyeceğim.
siz yanmayın'ı çalıp söylüyeceğim tüm avrupa birliğine
kara düzen türküler çığırıcam los angeles vatandaşlarına
bu dünya nereye gidiyor?
siktirsin gitsin afedersin
benden uzak olsun
ben ağlamam kaderim ağlasın de yeter
paranın satın alamayacağı şeyler yoktur
ben zoru sevmem, imkansız zamanımı almaz çünkü uğraşmam
damlaya damlaya da bi bok olmaz
işine bak çocuk
.
.
geçen yine gidiyoruz. araba arıza yaptı. çıkardım cebimden naneli bisikleti, şişirip şişirip patlattım.
sigaram çakmağımdan davacı olmuş, ciğerlerim duruşmaya bile çağrılmamış.
ben anlamadım arkadaş, bu nasıl düzendir.
damarlarımda çay akıyor resmen.
beynim vücudumdan alakasız, parmaklarım tırnaklarıma tecavüzden sabıkalı.
bu çocuk deli midir nedir? neden böyle yapıyor?
ay doğmadan şavkı tuttu
geçen yine gidiyoruz. arkadaşlar ısrar etti. kayışdağına çıktık. ordan sahile tek ayak üstünde sekerek indik. deniz ve yosun kokusuyla kafaları bulduktan sonra kayalara ilümünağti bayrağı diktik. kıyıdan geçen balıklara sataştık. simitlere martı attık. falan filan işte
.
.
bi sigara yakim...
.
.
mesela ben hiç Mauritius'a gitmedim. öyle bi yer var. neyse
hereke ye tren ne zaman gelecek? şu an tek düşündüğüm bu. sanki o tren oraya gelse bütün derdim tasam bitecek. 1 hafta seyahat edecem o trenle.
kapıdan sarkıp avazım çıktığı kadar küfür edecem D-100 karayoluna. ömrümü yedin beton yol. ömrümü yedin asfaltlı yol. daha da yiyeceksin zaten. lastikler eriticem üzerinden. benzin olmuş petrol tüketicem milyonlarca insanın her gün yaptığı gibi. sonra dikiz aynasından bakıp sinsi sinsi çaresizliğine sırıtacağım. ben de artık herkes gibiyim...
ordan ver elini Kartal sahil. bmw ile arşınlıycam bu sefer o boktan çukurlu yokuşlarınızı. açıcam son gaz ahmet kayayı, kulaklarınıza tecavüz edicem ey nezih semtimizin ezik kesimleri!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder