yazarken kendimi özgür hissediyorum.
acayip bi mutluluk yani
öyle
...
ancak yazdıklarım pekte mutlu şeyler değil elbette
neyse
...
allah beni analı babalı büyütmedi.
benim de işim gücüm vardı zaten pek oralı olamadım.
canan aradı, gelsene dedi. gitmedim tabi.
gene şu lanet bukowski tripleri.
geçen gene namık kemalleyiz. bu durmadan benim camel dan otlanıyor. dedim senin feriştahını cart curt. uzatmadım ama. saygım var, sustum. çokta tanımıyorum ki zaten adamı. niye onla takılıyorsam artık. neyse boşgeç.
bak ne diycem. ben bu yutubda videoların altında kavga eden tiplere acayip imreniyorum lan. bi yandan zavallı olarak görüyorum tamam ama öte yandan nasıl bir azimdir arkadaş nasıl bir şevkle davasını canla başla savunmaktır bu? bir de mesela resimsiz olanlar genelde yapıyor bunu, hep aynı kişiler tartışıyormuş sanıyorum. nicklerine falan zaten hiç bakmadığım için. böyle farklı farklı videoların altında aynı kişilermiş gibi geliyor bana. adaaam neyse bunu da boşgeç
.
.
duygularımı 3 numaraya vurdum.
bu ne demek oluyor?
ileride daha gür çıkacaklar yani.
kim yazıyor bu abuk subuk şarkıları allah aşkına.
ben daha önce hiç helikoptere binmedim. bilmiyorum siz de binmeyin bence.
taksim gezi parkı, polis copu, biber gazı vesaire
ne alaka dimi?
mesela ben fikirlerimi zorla değil anlaşarak kabul ettiriyorum insanlara
evde anasını, babasını, iki kardeşini ve kedisini kesip biçen, daha sonra bakkala ekmek almaya gidip akşam yemeğini yiyen gencin soğukkanlılığı var üzerimde şu an
.
.
işbu gereksiz ve tamamen blogun güncel kalması amacıyla yazılmış denyo yazıyı burada ((ortasında sıçraya sıçraya kabaran alevlerin)) sonlandırırken, hepinizi en içten devrimci duygularımla selamlıyorum. hoşçakalın arkadaşlar!
kalkın gidin bu şehirden
belki üstünüzden bir kuş geçer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder