zamanı okşama at kenara sakla
mutluluk tek biçimde yeryüzü dünya
kalanlar ardından baka dursun sen yorulma çabala
bu paraları sonuna kadar kovala
kalbin delikse ritme bırak
kafanı soyutla
herşeye bir sebep arama bunu siktir et yak sigaranı otur aşşa rahatla küfret belaya bulaşmadan ama kenardan izle ve gör yanlış ata oynama seç beğen al dünya kısa sigara da öyle
kapıları zımparayla zedele ve yavaşça aç sonrası gelir merak etme
dağların gökyüzüne değdiği tepelere çık sinyal ver buradayım diye bağır alay et geç
kendine yetmeyi keşfet ağlama
bi fıkra anlat ve kendine gül insanlar yalnız
aynaya bak ama kapılma suratına
kendini sev ama okşama bunu unutma
bi şarkı uydur sana ait olan
kimselere söyleme sadece sen bil
kendini kandır dünya nereye gidiyor
kral sensin buna inan ama kokain yok
bırakalım gitsin yani anlıyon mu ısrar etmenin anlamı yok. hem belki bumerang gibi geri gelir. belli mi olur ihtimaller dahilinde sonuçta. ama geldiği gibi de geri yollanır. çünkü adı üstünde bumerang gibi. sonrası özgürlük zaten bir de bakmışın nerdesin. etrafını sorgularsın bu adamlar kim diye. hep onlar gibi olma çabası. aslında onların sahip olduğu şeye sahip olma çabası. çünkü sen sensindir değil mi? o gibi olmak adı üstünde zaten "gibi"den dolayı anladın. o olmak değil "o gibi" olmak var işin ucunda. sonuçta benliğinden vazgeçemeyeceğine göre?
demekki aslında neymiş hep bi özenti hali. e böyle de düşündün mü herkes özenti. gelmiş geçmiş bütün insanlık bişeylere özenmiş sonuçta, taş devrinden bu yana belki de. oha büyük salladım. neyse belki tutar.
amaçsızca yürüyorum göğü mor olan dağların yamacında. kurda kuşa sataşıyorum arada sivri dilimle. gölgeler arıyorum arkaşlık edecek, yolun bittiği yerde karanlığa gömülecek. yağmur yağdığında beraber ıslanacak yoldaşlar arıyorum. bağırıyorum. kargalar kaçıyor. sesim yankılanıp ta içime kadar işliyor. aradığım yoldaş da ben oluyorum kendime. yalnızlığı sırtıma alıp yürümeye devam ediyorum. bağırdıkça yalnızlığım ağırlaşıyor. çünkü o ses her defasında yankılanıp bana misliyle geri geliyordu. ta içime kadar iniyordu. omuzlarıma çöküp kalıyordu.
güneş yalandan doğuyordu. yürümeye devam ediyordum. nereye gittiğimi bilmeden sorgulamadan kaybolmaya devam ediyordum dağların tepesinde. amaçsızca büyütüyordum gözümde dağları. şişirip şişirip yüceltiyordum. üzerinde yürüdüğüm bu yeryüzü parçası yükselip arşın en dibine kadar yerleşmişti. egoizmin doruklarında süzülüyorum. yalnızlık egoizme kayar, muhtaçtır..
egoizm ama "gereksiz egoizm". yalnızlık rejimine alternatif bir çözüm. tıpkı liderini kaybetmiş bir ülkenin çaresizliğindeki gibi yeri doldurulması gereken önemli bir eksiklik. ego. yalnızlık egoizmi destekler, alkışlar, oyunu ona verir her daim. çünkü aç kalmıştır. çünkü savaştan yeni çıkmıştır. çoluğunu çocuğunu eşini dostunu kaybetmiştir bünye. yalnız kalan bünye. bu boşlukları bu acıları doldurmanın çaresine bakmalıydı derhal. bu geçici çözüm sürecinde çareyi kendinde bulur. çare egoizm sloganları inceden inceye artar. halk sokağa dökülür "egoizm isteriz" diye. şehirler yağmalanır denizler kızdırılır. uyuyan sokaklar dehşetle uyanır. kanlı geçer bu geçiş süreci. belki halkın isyanı ideal olanı değil de, aç kalmalıydı ama duruşunu bozmamalıydı dim dik ayakta durmalıydı ama sevgiye açlık ve boşluk ihtiyacı ağır bastı. çok geçmeden sokaklar temizlenir ve egoizm yalnızlığın tökezleyen demokrasisinin bozuk işleyişini düzeltmek adı altında yönetime el koymak zorunda kalır. halk geçici bir süreliğine de olsa bu faşizan davranışlara boyun eğmek zorundaydı. içine dönmeliydi çareyi kendinde bulmalıydı. dışa kapanmalı ve geçici bir süreliğine kendi kendine yetinmeliydi. sıkı önlemler, deli sansürler, gereksiz panikler ve korkular ancak halk kararlıydı. biliyordu geçiciydi bu rejim. her ne kadar onuruna yedirememiş olsa da göz yumması sağ duyulu davranması köprüye geçene kadar ayıya dayı demesi gerekliydi. sıcak bir gülümseme aradığında aynaya bakmalıydı. hayalci, şekilci ve taklitçi bir düzen elbette ömrün sonuna kadar gidemezdi. bi yerde biterdi. ama şu an gerekli. eğer kara topraklara bir avuç toprak vermek için henüz çok erkense bu genç ülke için, o zaman beklemek zorunda. geçici bir süre kendiyle vakit geçirmeli umutsuzluğa kapılmamalı. çünkü geçiciydi. yalancıydı. ama gerekli. daha yeni aldatılmışlığın boşvermişliğin kullanılmışlığın ve sömürülmüşlüğün tadını tatmışken yeni bir macera arayışına daha çıkamazdı. misak-i milli sınırları korunmalıydı. intihara meyillenmemeli karamsar olmamalıydı. çünkü bu istiklal mücadelesinde muhtaç olduğu kuvvet damarlarındaki kanda mevcuttu. kendi kanı lan yani. sadece kendi kanı. egoizm işte. kendini, gelmişini geçmişini yüceltmeliydi. kurtulmak gerek cıvık renkli gömlekten. lay lay lom balon düzenden. hep daha iyisini elde etmektir ya hani. hep daha güzelini ararsın. işte şimdi öyle bir bataklığa sürükle ki aklından geçenleri, ilerde yaşanacaklar o kadar anlamlı o kadar dağların doruklarında yaşanılsın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder