29 Eylül 2013 Pazar

Gördüklerimi Görseydin Donardı Gözlerin

bir yazıya başlarken neden insanlar giriş kısmında çok kararsız gibi gözükürler?
ben şahsen yaşıyorum bunu. bi türlü şöyle ayakları yere basan sağlam bir giriş yaptığımı hatırlamıyorum. yani bilmiyorum egoist ruhumdan mıdır bu mükemmeliyetçi tavrım ama durum bu.
neyse geç

benim çevrem pis ve tehlikeli güzelim.
o yüzdendir ki stres sıkıntı duman ve buhar.

kırmızı hapı tattıktan beri hiç iyi değilim ben. yani normal değilim. kötü de değilim ama işte. pişman hiç değilim. algılarım açılıyor dünyaya daha değişik bir noktadan bakmak var ya hani -evet evet varmış öyle bişey- bu oluyor tam olarak. sanki olayların üzerindeki o sisli puslu yalancı perde kalkıyor falan işte. gerçeği bilme arzusu hatta ve daha fazlası tatma isteği, bir kere tattıktan sonra tekrar tekrar isteme dürtüsü vesaire vesaire bunların toplamı çekiyor beni kendine kendine.
ama tamamen dibine kadar sorunlu bir durum değil yani.
güzel.
bu kadar.

canım çok sıkılıyor. soğudum.
ama beni öldürme.

22 Eylül 2013 Pazar

Gözle Görülen İki Düşman Hava: Buhar ve Duman

vuuuvv şu an acayip bir mutluluk hormonu salgılamaktayım. yani tıbben zerre anlamam bir hormonun falanından filanından ama söylentilerden çıkardığım kadarıyla durum bu olsa gerek vesselam.
şimdi olay şu yaban çiçeğim, az çok tahmin ettiğin üzere şu an kafalar hafif *buharlı* aynen aynen bildiğin buharlı. yani sakın yanlış anlama hani du-man-lı demiyorum azcık buharlı. bilmiyorum. buharlı neye tekamül eder bu saçmalama noktası üst seviyede olan mecazi kelimenin ama bilirsin, saçmalamak iyidiiiir :))
heh şimdi, ne diyodum, heh tamam, kafalar diyodum işte, e malum, "azcık" böyle *buharlı* iken ağzımdan çıkan, dahaa doğrusu, beynimin içinden geçen, çok çok daha doğrusu, ellerimden çıkan şu manyetik kodlu modlu ruhsuz kelimelerii eee ne diyorum ben yaa
kısacası bildiğin ne dediğimi +hatırlamıyorum+ mod 10

bugün, evet evet bugün, eeee şey işte lan güzel bi gündü işte ya
güldük eğlendik yeri geldi hüzünlendik falan filan cinsinden bi gündü işte
tabi akşam maçı da izleyince üzerine o da öyle falan filan bişey oldu işte
kısacası bugün güzel bir gün idi, nokta

(onu demiyorum ben, başka bişey diycektim ama çıkaramıyorum yani, o kadar çok diyesim ve uzun uzadıya yazacak o kadar çok şey geçiriyorum ki kafam da....)

şimdi öncelikle şu parçayı yazının asıl ana temasına hitaben gönderiyorum
http://www.youtube.com/watch?v=ZdLMUkGg0mk

evet.
merhaba yaban çiçeğim, ben ortam soytarısı. kimi zaman şunun kimi zaman bunun. bu ben, yani kendime soytarılığı yakıştırmış ben, çoğu farklı zamanlarda çoğu farklı mekanlarda sayısız kişiliğe soytarılık etmiş ki hiç bir zaman aç kalmamış. böylesine önü açık bir mesleğe de kimsenin hayır diyeceğini sanmıyorum tabi.
**e tabi önü açık kavramını göreceli olarak görmek lazım. ben "aç kalmamak" derken kişinin kendi içinde yarattığı vicdan mahkemesinden tut, adalet anlayışına bağlayı kastettiğim için, hani o bildiğimiz karnını doyurma manasından bahsetmedim yani. heh bu böyle biline de ilk önce**
-off amaan amma kastım anlayan anlar zaten-

işte ben, bu soytarı, seni tanıdığı günden beri bu üzerine yapışmış mesleği yavaş yavaş sorgulamaya başladı. belki de elinde hali hazırda bulunan bir mesleği kaybetme korkusudur bu, belki de artık mesleğine karşı olumsuz düşünceler içersinde olması vesaire. ben bilemem, tam bilemem..
şu an da noluyo bitiyo dersen aslına bakarsan tam da atmış sayılmam o mesleği üzerimden. hala bi takım mesleki alışkanlıklar bulunmakta vesselam

bu böyle.
işte ben yaban çiçeğim, seni tanıdığım günden beri artık iç dünyamı sorgular olmuştum. bak demiştim kendi kendime aslında o kadar da bahtı kara değilmişsin, hala bir yerlerde bi zaman aniden karşına çıkabilecek kişiler dünyadan göçüp gitmemiş..
işte öyle de oldu
harbiden de öyle olmuş lan
ya vallahi billahi bak hala şoktayım yani inan ki yani
şimdi bi düşündüm de.. hmm yok yok olmuş olmuş
biz olmuşuz işte yaaa :)

olmuşuz yaban çiçeğim. gerçekten de olmuşuz. bu soytarı öyle olmuş ki hatta herhalde bu dünya da başına gelip gelebilecek en güzel şey böyle bi şey olsa gerek diye düşünmekte.
ondan sonra görüşürüz
beni artık ister himayene al kendi soytarın yap, ister soytarılıktan azat et. bu sana kalmış.
cidden sana kalmış
bedelleri belki ağır olur tarafımdan, ama seçim senin, kararını ver çattt

hal böyleyken yaban çiçeğim yiğitsen uslandır beni. ey yasakların
bi dakka ya şu dizeler geldi aklıma

Ey yasakların Kahpeliğin
Ve soygunların koruyucusu
Türkü çağıran kızlarımı sustur 
Ve kahraman oğullarımı 
Mezar kaza kaza kederli, kızgın 
Tohum serpe serpe hünerli 
Ve sömürüle sömürüle bomboş 
Ve açlığın 
Ve zulmün izlerini 
Derin uçurumlarında taşıyan ellerimi 
Nacaklara ve tırpanlara sarılan ellerimi 
Mavzerlere sarılan ellerimi 
Zincirlere vur gücün yeterse 
Ama adına yaşamak dersen 
Ot gibi, saman gibi yaşamak dersen 
Bir solucan gibi yerlerde sürünerek 
Ezilerek 
Sömürülerek 
Re-zil-ce 
Çatlayan tomurcuğun 
Doğan çocuğun çığlığını duymadan 
Gül benizli sevgilinin 
Titreyen göğüslerini öpmeden doyasıya 
Korka korka 
Yana yana 
Her gün biraz daha derinden 
Her gün biraz daha kapkara duyarak ölümü 
Aç ve arkasız 
Köpekleşerek 
Yaşamak dersen 
Bu yürek 
Çat diye çatlasın ulan

hufff çok sağlam sözler ya. hele bi de bu şiiri ahmet kayadan dinleyip, tanışınca tabi...

öyle işte. beni özgürlüğüme kavuşturdun yaban çiçeğim. beni azat ettin, özgür kıldın, korkularımdan, umutsuzluğumdan, mahrumiyetimden serbest bıraktın. ben seni tanıdıkça özgürleştim. benliğimi tanıdım. seni sevdikçe var olduğumu, bu dünyada nefes aldığımı fark ettim. ondan öncesinde hiç bir şeyde benliğimi kabul edip anlamlandıramamıştım. bazılarının hiç bir şeyiydim ben. hiç bir şeyleri olamamış, hiç yaşanmamış, hiç tadılmamışlarıydım. ben o bazılarının hiç bir şeyiydim. ve şimdi artık anladım ki onlarda benim hiç bir şeylerim imiş. 

bunlar da böyle işte. yazdıkça kabardığımı hissediyorum. gürül gürül aktığımı hissediyorum.
bütün dertlerim bitmiş uçuyorum gibi hissediyorum.
böyle garip garip hisler.

özgürüm artık yaban çiçeğim. soytarı artık özgür. beni sen kavuşturdun özgürlüğüme. sana bağlandım bağımlı kalacağım ama konu o değil. ben sana bağlandıkça özgürleştim. konu bu kadar derin işte. senin kadar derin. için kadar. 
bu özgürlük hiç bitmesin. bir kere tatmışım tadını hiç bitsin ister miyim. ancak her özgürlüğü istemem. senin özgürlüğünde yaşamalıyım yaban çiçeğim. çünkü özgürlük kutsal bişeydir, öyle cart curt yeni yeni özgürlük tadayım olmaz, yanlış sıkıntı çıkar olmaz dedim başka özgürlük istemez o kadar! 

heh neyse sakinim şimdi..
off yaban çiçeğim, öyle işte. kısacası bu, ben seni sevdim. hem de sahiplendim. öyle kendime özel buldum ki seni, istedim ki hiç kimseyle paylaşmiyim. senin olayım tamamıyle. bunu gerçekten çok istedim. 
ve göreceksin, olacaklar, olacağız, göreceğiz. ben inanıyorum. öyle.

şu başta bahsettiğim şeye geleyim hadi sonra da vurayım kafayı yatayım, balon gibi çünkü bidon gibi su deposu gibi şişmiş şişmiiişşş kafammm off aman yanii
bu sefer ki gerçekten benim isteğim arzum dışında gelişti çünkü tamameeeen rastgele olmuş bi olay ki biliyosun ki ben hep rastgele yürütmüşümdür bu işi
evet
bu da böyle
başka sorunuz?
hehe şaka şaka
şimdi
ben bi güzel uyuycam
siz de çoktan uyumuşsunuzdur zaten sayın okuyucu 
giderken 
şunu belirtmek isterim ki
her kimseniz kimsinizdir
ki sanırım sizin hiç bir şeyinizimdir
(BİR KİŞİ HARİÇ)
ben gerçekten mutluyum
merak etmeyin
mutluluğun kitabını resmini 3d filmini falan filan bütün sanat dallarında bu duygu selimi kusacak kadar mutluyum
siz de eminim mutlusunuzdur
olun olun
fazla mutluluk göz çıkarmaz
bu dünya mutluluktan batmaz
merak etmeyin

şimdi ben, kendim o hariç olan bir kişinin yarın gönlünü daha fazla nasıl alırımın peşinde kafamı yastığa gömüp yatmayı planlıyorum. durum bu. durum aynen bu yani.

haydi eyvallah